Türkiye’nin Nato’ya Girişi Özet

Türkiye’nin Nato’ya Girişi

Türkiye’nin dış politika hedeflerinden biri de NATO üyeliği idi. Truman Doktrini gereği Amerikan yardım­larının NATO aracılığı ile Batı Avrupa’ya yayılması, Türkiye’ye yapılan yardımların azalacağı kaygısını do­ğurmuştu. Üyelik için ilk başvuru Mayıs 1950’de İkin­cisi de Ağustos 1950’de yapıldı. ABD itiraz etmese de İngiltere ve bazı Avrupa devletleri, Türkiye kabul edildiğinde SSCB’nin tepki göstereceği hatta yeni bir savaş ortamına girileceği kaygısıyla Türkiye’nin NATO üyeliğine karşı çıktı.
Türkiye, Kore Savaşı’na katılarak NATO üyeliği için ka­rarlı olduğunu gösterdi. Birleşmiş Milletlerin davetine olumlu cevap veren Türkiye, Kore Savaşı’na 4.500 ki­şilik bir kuvvet gönderdi. Türkiye’nin Birleşmiş Millet­ler gücüne katılmasıyla Cumhuriyet tarihimizde ilk kez yurt dışına asker gönderilmiş oldu. Bu girişimin ama­cı, Batılı devletlerin desteğini sağlayıp NATO’ya üye olunmasını sağlamaktı. Türkiye’nin Kore Savaşı’nda gösterdiği başarılar; Sovyetlerin Avrupa’ya saldırı olasılığına karşı Sovyetlere yakın yerlerde askeri üs­ler kurulması gereği ve bunun için en uygun ülkenin Türkiye olduğunu strateji uzmanlarınında belirtmesi, Türkiye’ye yönelik Batı Bloku politikalarında hızlı bir değişim yaratmıştı.
15 Eylül 1951’de Kanada’nın Ottowa kentinde topla­nan NATO Bakanlar Konseyi toplantısında Türkiye ve Yunanistan’ın üye olması kabul edildi.18 Şubat 1952’de TBMM, Kuzey Atlantik Antlaşma­sı ve Protokolü’nü onayladı. Böylece SSCB’ye karşı Türk topraklarının güvenliği NATO güvencesine girmiş oldu.
NATO Stratejileri ve Türkiye:
– Kurulduğu yıllarda öncelikle askeri sayısal denge­nin (SSCB’ye karşı) sağlanması için asker sayısı­nın artırılması
– Atom silahlarına kapasitesini hızla artıran Sovyet­lere karşı kullanılabilecek nükleer silahlar için as­keri üsler kurulması
– Olası bir saldırıda son çare olarak nükleer silahlara başvurulmasının kabullenilmesi
– Merkezden uzak, Doğu Blokuna yakın ülkelerde askeri yük daha çok olacağından, üye ülkelerde hava kuvvetlerinin geliştirilmesinin gerçekleştiril­mesi

1991’de Varşova Paktı’nın dağıldığı bir ortamda NATO’ya gerek kalmadığı tartışılırken; NATO’nun tek varoluş gerekçesinin toplu savunma olmadığı, üye ülkelerin güvenliğini etkileyen her türlü sorunla mü­cadele edilmesi gerektiği vurgulanmış; NATO 1999’da üye devletleri tehdit eden etnik ve dini rekabet, terör, insan hakları ihlalleri, bölgesel çatışmaların önlenmesi gibi yeni görevler üstlenmiştir.


] }

Tavsiye Konular

Soğuk savaş dönemi

Afrika’daki Gelişmeler (Asya ve Afrika’nın Kurtuluşu)

Afrika’daki Gelişmeler 1941 ’de Atlantik Paktı’nda, Roosevelt ve Churchill ta­rafından ortaya atılan “Özgür irade ve …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir