Afrika’daki Gelişmeler
1941 ’de Atlantik Paktı’nda, Roosevelt ve Churchill tarafından ortaya atılan “Özgür irade ve özerklik” ilkeleri Afrika’daki sömürgeciliğin sonlandırılacağının bir işaretiydi. İtalya’nın 1940’ta Libya ve Etiyopya’dan çıkarılmasıyla Afrika uluslarının sömürgecilikten kurtulma süreci başladı.
Afrika ülkelerinde, bağımsızlığa karşın halk dünya ölçütlerinin çok altında bir yaşam düzeyine sahiptir. Ülkelerin çoğunda ya diktatörler ya da tek parti iktidarı yönetime sahiptir. Seçim, özgürlük, insan hakları gibi konularda yeterli bilinç düzeyi görülmemektedir.
Bu durumun en önemli nedenleri: Kabilecilik – aşiret anlayışının ulus bilincini engellemesi, sömürgeciliğin, araç ve yöntemlerinin değiştirilerek sürdürülmesi, ekonomik kaynakların halk yararına kulanılmaması, etnik ve dini ayrımcılıkların önlenememesidir.
Afrika, dünyanın en fakir ve en borçlu ülkelerinin bulunduğu bir kıtadır. Afrika ülkelerinin, 1970’lerden bu yana dünya pazarlarındaki payı %50 azalırken, dış borç 20 kat artmıştır. Bu da gösteriyorki, dış yardımlar, alınan borçlar ve kaynaklar gerektiği gibi kullanılmamaktadır.
Bağımsızlaşan Afrika devletleri, Doğu-Batı Blokları dışında kalıp öncelikle kalkınmaya önem vermişlerdir. Bu amaçlar için 1963’te OAU (Afrika Birliği Teşkilatı) kurulmuştu.
32 Afrikalı bağımsız devlet tarafından kurulan OAU’nun amaçlan şöyle özetlenebilir:
– Afrika ülkeleri arasında birlik ve dayanışmayı geliştirmek
– Her türlü kolonileşmeye son verip, üyelerin bağımsızlığını gözetmek
– Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne uygun olarak uluslararası işbirliğini geliştirmek
– Üye ülkelerin ekonomi, eğitim, sağlık, bilim, diplomasi, savunma ve siyasi politikalarını uyumlu hale getirmek